Yeni Şeyler Denemeli, Yeni Şeyler Söylemeli

Yeni Şeyler Denemeli, Yeni Şeyler Söylemeli

Etkisinde kaldığımız, zaman zaman da iş yaparken ya da yap(a)mazken sığındığımız deyimlerimiz vardır. Bu deyimlerden “Eski köye yeni âdet getirmek” de değişime olan direncin simgesi olarak karşımıza çıkmıştır. Aynı girdilerle farklı çıktılar, sonuçlar elde edilemeyeceğini Albert Einstein’ın şu sözü ne güzel özetlemiş: “Aptallığın en büyük kanıtı, aynı şeyi defalarca yapıp farklı bir sonuç almayı ummaktır.”

Yirminci yüzyılın son yıllarında çıkması için çok çabaladığımız ve 2001 yılında yürürlüğe girdiğinde bilişim sektörü olarak olumlu karşıladığımız 4691 Sayılı Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Kanunu ile ülkemizin bilişimle kalkınmasında önemli bir adım atılmış oldu. Araştırmacılar ve geliştiriciler, ArGe yapanlar üniversitelerin yanı başında vergi bağışıklığı (muafiyeti) başta olmak üzere birçok teşvikten yararlanarak atılımlarını sürdürmeye başladılar. Sayıları giderek artan teknopark ya da teknokent olarak da adlandırılan bu bölgelerdeki yüksek kiralar ve/ya da yer bulunamaması gibi nedenlerle başta yazılım üreticileri olmak üzere birçok firma bölge dışında kalıp bu teşviklerden yararlanamaz oldu.

Türkiye Bilişim Derneği (TBD) olarak Şubat 2015’te, o yıl yapılacak milletvekili seçimleri öncesinde “Bilişim Sektörü için Siyasi Partilerden Beklentiler Raporu”nu yayımladık ve kamuoyuyla paylaştık (www.tbd.org.tr). Bu raporumuzda yer alan bir önerimiz de tüm Türkiye’yi “Teknopark” ilan ederek özellikle yazılım ve bilişim alanındaki teşviklerin ve vergi bağışıklıklarının (muafiyetlerin) yerden ve mekândan bağımsız olarak sağlanması isteğimiz oldu. KOSGEB ve TÜBİTAK desteklerinin yanı sıra, 2008 yılında yürürlüğe giren 5746 sayılı “Araştırma, Geliştirme ve Tasarım Faaliyetlerinin Desteklenmesi Hakkında Kanun”da 2016 yılında yapılan iyileştirmelerle isteğimizin kısmen karşılandığını gördük. En az 15 tam zamanlı uzman çalıştıran işletmeler diğer koşulları da sağlıyorsa ArGe Merkezi, en az 10 tam zamanlı uzman çalıştıran işletmeler de Tasarım Merkezi olabilmekteler. (https://agtm.sanayi.gov.tr/Agm/KanunVeYonetmelik)

Görüldüğü üzere bu yaklaşımlar firmalara / işletmelere teşvik verme esasına göredir. Belli bir yerde, mekânda ve belli sayıda çalışanınız varsa bu teşviklerden yararlanabiliyorsunuz.

Yurt dışına Göç Edenler 324 bin kişiye ulaştı

TÜİK verilerine göre 2017 yılında yaklaşık 254 bin, 2018 yılında da yaklaşık 324 bin kişinin yaşamak için yurtdışına gittiği görülmektedir (www.tuik.gov.tr). İçinde bilişimcilerin de olduğu bu dışarıya göç dalgası bilişim sektöründeki nitelikli uzman açığının nedenlerinden biri olmuştur. TÜBİSAD’ın verilerine  göre 2018 yılında ülkemizde yaklaşık 140 bin yazılımcı bulunmaktadır (www.tubisad.org.tr). Bu sayı Almanya ve İngiltere’de yaklaşık 850 bin, Fransa’da 500 bin, Rusya’da 400 bin, Polonya’da 250 bin, Ukrayna’da ise 200 bin civarındadır. Sanayi ve Teknoloji Stratejisi raporunda da belirttiği üzere sayısal dönüşüm için gereken yazılım geliştirme yetenek kapasitesinin Türkiye’de 2023 yılına kadar 500 bin kişiyi geçmesi hedeflenmektedir (www.sanayi.gov.tr). Bilgisayar Mühendisleri Odası (BMO) “Bilgisayar Mühendisliği Lisans Eğitimi Durum Saptama Raporu”nda da yer alan ÖSYM’nin 2019 yılı verilerine göre bilgisayar mühendisliği ve ilgili alanlara 13092 kontenjan ile öğrenci alımı yapılmaktadır (www.bmo.org.tr). Çoğu yazılımcı olan çok sayıdaki nitelikli işgücünün ülkemize dönmesi ve mevcutların da gitmemesi için aynı şeyleri yapmamak gerektiği ortadadır.

Aralık 2019’da Çin’de ortaya çıkıp dünyayı saran yeni tip Corona Virüs (COVID-19) salgının etkilerinin artması üzerine hükümetimizin aldığı önlemlerin başında yurt dışı gezilerin kısıtlanması, spor karşılaşmalarının seyircisiz oynanması, okulların tatil edilmesi ve zorunlu olmadıkça evden çıkılmaması gelmektedir. Bunun üzerine bazı küresel teknoloji firmalarının da yaptığı gibi bilişim firmalarımızın bir kısmı da çalışanlarına işe gitmeden, evden çalışması konusunda serbestlik getirmiştir.

Bilişimde Bireysel Teşvik ile Kalkınabiliriz

2019 yılı Kasım ayındaki TOBB Türkiye Yazılım Meclisinde de gündeme getirdiğim bilişim sektöründe çalışan firmalara verilen teşviklerin teknoparklar, ar-ge ve tasarım merkezleri gibi mekâna bağlı çalışma ortamları ile kısıtlı olmadan, firmaların gerçek gücünü ve sermayesini oluşturan nitelikli insangücüne, firmalardan bağımsız olarak verilmesi değerlendirilmelidir. Ülkemizde yurt dışından transfer edilen futbolculardan 31 Ekim 2019 tarihine kadar yalnızca %15 stopaj vergisi alındığını da düşünürsek (bu tarihten sonra artırıldı) şu soru aklımıza gelmektedir: Ayaklar, başlardan yani akıldan daha mı değerlidir?

Ne demiş büyük ilim ve din bilgini Hazreti Mevlana;

Yeni Şeyler Söylemek Lazım
Düne ait ne varsa söylenmiş ya da söylenememiş,
Bıraktım hepsini orada…
Çünkü şimdi yeni şeyler söylemek lazım

Her gün bir yerden göçmek
Ne iyi
Her gün bir yere
Konmak ne güzel
Bulanmadan, donmadan
Akmak ne hoş

Dünle beraber
Gitti cancağızım
Ne kadar söz varsa
Düne ait
Şimdi yeni şeyler
Söylemek lazım

Sonuç olarak, gerek sağlık önlemlerinin zorlamasıyla, gerekse küçük ve bağımsız grupların, Z kuşağı başta olmak üzere bireylerin tercih ettiği, zaman ve mekândan bağımsız yeni iş yapma biçimlerinin yaygınlaşmasıyla, özellikle yazılım alanında çalışan kişi ve işletmelere, eski köye yeni âdet getirerek teknoloji geliştirme bölgelerinde yer alma zorunluğu olmadan; ArGe ya da Tasarım Merkezi olmadan da vergi bağışıklıları (muafiyetleri) ve sigorta primi (SGK) destekleri uygulanabilmelidir. Bu durumda yurt dışına giden nitelikli akıl gücümüzün de yurda dönmesi sağlanabilir, başarılı projelerin katma değeri ülkemizde kalır. Ayrıca üniversite sınavında bilgisayar mühendisliği, yazılım mühendisliği, bilişim sistemleri mühendisliği gibi bölümlere yapılacak tercihler de 300 binlerden 40 – 50 binlere gelebilir. Bu da özlenen nitelik artışını beraberinde getirebilir.

Bs. Müh., İ. İlker Tabak
TBK Bilişim Sistemleri AŞ, Kurucu
14 Mart 2020, Ankara

Diğer Yazılar

SİMGE

ON İKİ

ON İKİ 2024-2028 yılları arasını kapsayacak olan On İkinci Kalkınma Planı, Türkiye’nin daha iyi noktalara gelmesinin anahtarını oluşturması, kamu ve özel sektör için önümüzdeki 5 yılın yol haritasını belirlemesi bakımından

Sivil Toplum

Hacettepeli Olmak Demek…

“Hacettepelilik vatana hizmet etmek demektir. Ben Hacettepeli olmaktan iftihar ediyorum. 17 yaşında geldim Hacettepe’ye; lise mezunu, kısa pantolonlu bir çocuktum. Beni adam yaptı. Ne olduysam Hacettepe’nin sayesinde oldum…” Prof. Dr.

Bilişim

Geri Sayım

Geri Sayım Yeni bir yılın başındayız. Tıpkı geçen yılbaşında olduğu gibi, yaşlanan bir yılı uğurlayıp yenisini karşılayarak, yeni umutlarla, yeni beklentilerle yaşamı sürdüreceğiz. “Yeni yıla nasıl girerseniz o yılı öyle